28 Aralık 2013 Cumartesi

Yılın son ayında önemli galibiyetler...






Kasım ayını bitirirken çok zorlu bir maraton vardı önümüzde. Ligde ve Euroleague'de önemli maçlara çıkacaktık ve takımın inişli-çıkışlı performansı az da olsa endişe veriyordu (eh sakatlık belasından da çekiniyorduk tabi). Unicaja Malaga maçıyla başlayan çıkışımız ay sonuna kadar devam etti, Galatasaray güldü biz güldük...

Unicaja Malaga maçını Bonsu'suz rotasyonla kazanıp TOP 16'yı garantiledik. Hemen ardından, üç gün sonra Fenerbahçe Ülker'i Abdi İpekçi'de konuk ettik. Obradovic ve ekibinin alabildiğine şişirilen balonunu, Ergin hoca ve aslanları patlattı. Taraftarımızın da müthiş desteğiyle maç boyunca hiç geriye düşmedik, kontrolü elimizde tuttuk ve 72-62'lik skorla net bir galibiyet aldık... Bu arada ilginç bir not: Geçen sezondan bugüne kadar FB Ülker karşılaştığımız altı maçta da maç skorları hep düşük oldu (kazandığımız maç skorlarını boldladım). 74-69, 74-67, 63-57, 66-53, 64-62, 72-62. Son altı maçta, kazanan takımın bulduğu sayı en fazla 74 olmuş.

FB Ülker derbisinden sonra Zielona Gora'yı evimizde ağırladık. Erceg ve Macvan'ın yıldızlaştığı maçta Gora'yı rahat geçip grup ikinciliğini cebe koyduk. Son iki-üç sezondur 4 numaralarımızdan böylesine verim aldığımız bir karşılaşma hatırlamıyorum desem yeridir.


Ardından İzmir'e, Pınar Karşıyaka deplasmanına gittik. Geçen sene normal sezonda da aynı haltı yemişlerdi ama bu sefer KSK'lıların maçı terörize ederek durdurma ve tempomuzu düşürme girişimleri işe yaramadı. İşi iyice abartıp sportif direktör Murat Özyer'i yumruklamaya bile kalktılar fakat nafile...  Aynı FB Ülker maçında olduğu gibi başından sonuna kadar üstünlüğümüz vardı ve kritik bir deplasman galibiyeti aldık. Söylemeden geçmeyeyim, hem Malaga hem Karşıyaka maçında Ergin hocanın bazı basketbolcularımızın faul problemine girmesi pahasına rakibin hızlı hücumlarını anında faulle kesmesi talimatı ve tempoyu düşürebildiği kadar düşürmeye çalışması çok akılcıydı. Her iki maçın da kontrolümüze girmesini sağladı. Arroyo-Ender ikilisinin payı çok büyük elbette, "kumanda" hiç tutukluk yapmadı kritik anlarda.

88-68 kaybettiğimiz Bayern Münih maçı önemsenecek türden değildi. İkinciliği garantilemişken ve Arroyo-Erceg-Bonsu kadroda yokken deplasmanda yenilmek şaşırtıcı olmadı.

Ligde Trabzonspor MP, Uşak ve Ted Kolejliler maçlarından çıkardığımız galibiyet serisiyle 2013'ü noktaladık. Aralık ayı neredeyse kusursuz geçti bizim için. Arroyo ve Ender'in istikrarı, Erceg ve Macvan'dan aldığımız verim, Hairston'ın takıma adapte olması, Furkan-Bonsu'nun pota altını maden gibi işlemesi ve en önemlisi "takım" olabilmemiz...

2014'e ve TOP 16'ya Maccabi maçıyla merhaba diyeceğiz. İçeride, Abdi İpekçi'de yeniden cehennem atmosferini oluşturarak kazanmamız dileğiyle diyip yazıyı noktalayayım.

6 Aralık 2013 Cuma

TOP 16'dayız!




Sakatlıklar, cezalar, form tutamayanlar derken Euroleague'de ilk aşamadan alnımızın akıyla çıkmayı başardık. Malaga'yı yenmemiz ve Siena'nın da Gora'yı mağlup etmesi halinde top 16'ya yükselmeyi garantileyecektik, kalbimiz temizmiş her şey yolunda gitti.

Salondaydım dün akşam, tribünde sayı olarak daha fazla olabilirdik ama takıma verilen destek kusursuzdu. Klişe tabirle eksiklerin yerini taraftar doldurdu, yeri geldiğinde rakibe yeri geldiğinde hakemlere baskı kurmasını iyi bildi. En çok keyif aldığım Avrupa maçlarımızdan biriydi diyebilirim... Eh maçın biletini saklayıp arşivlemek de farz oldu tabi.

Bonsu'nun Begic ve Printezis'i denize dökmesinden sonra ceza alacağı aşikardı, beklediğimiz gibi de oldu. En büyük endişemiz Furkan-Macvan-Erceg'in 4-5'i nasıl kotaracağıydı doğal olarak. Macvan ve Furkan'ın muazzam mücadelesi (Erceg son periyotta kıpırdadı biraz), ribaund katkıları ve hücumda da yükü omuzlamaları galibiyetin anahtarlarından biriydi. Ama kilidi açan iki oyuncunun Arroyo ve Ender olduğu hepimizin ortak kanısıdır sanırım. Özellikle iki guardımızın, takım 29-35 geri düştükten sonra sazı eline alması ve devreyi 40-39 önde kapamamız maçın kırılma anlarındandı bana göre. Deplasmandaki Malaga maçı gözümün önüne geldi açıkçası, farkın bir anda açılması ve direncimizin kırılmasından korktum ancak şükür ki geri dönebildik. Ayrıca -faul problemine girme pahasına- hocanın Malaga hızlı hücumlarını faulle kesmemiz konusundaki direktifi de önemliydi. Maçın koş-koşa dönmesi işimize gelmezdi şüphesiz. Bu arada Hairston'un da Hawkins'i anımsatan basketlerini ve takıma katkısını es geçmeyelim.


Macvan son 1-1,5 ayda müthiş bir çıkış içerisinde. Geçen sezonun sonlarına doğru büründüğü pısırık, mücadeleden kaçan ve ribaund dahi çekemeyen görüntüsünden tamamen kurtulmuş durumda. Maçı yaşıyor, savaşıyor. Aynen devam Macvan!

2013'ü kazasız belasız bitirip TOP 16'da verilecek daha çetin bir mücadeleye hazır olmamız gerek. 

Bu takımı seviyorum. İyi ki varsınız.